Girit’te dağılan saçlarını
Efes’te toplayan
Okyanus gibi kabarıp
Olimpos dağı gibi patlayan
Dostum Mikis
Söyle, kimiz biz?
Savaş, ölüm, açlık
Sürgün, hapis derken,
Tesbih tanesi günlerimizden
Vahşi bir çavlan gibi fışkıran
Dostum Mikis,
Anlat, kimiz biz?
Sözlerin anlamını korumaya
Adanmış ömürlerden,
Ve reçine kokusundan mersinlerin
Yanık türküler çıkaran
Dostum mikis,
Peki kimiz biz?
Neydi mesleğimiz?
Mesela tuz basmak mı
Aşk ve ölüm yaralarına?
Ya da yakamozlanan denize dalıp
İnciler çıkarmak mı yavuklunun nazlı boynuna?
Dostum Mikis,
Söyle bana,
Ege’nin iki yakasında
Kimiz biz,
Sahi kimiz biz?