Gidersen bükülür boynu ektiğin çiçeklerin
Akşamlar soğuk çay misâli lezzet vermez olurlar
Elimde boş bardakla balkon pervazında beklerim
Aynandaki aksin dâhil benzemez ki kimse sana
Gidersen çöker avurdum, gözlerimin feri söner
Kovduğumuz mutsuzluğumuz ilk fırsatta geri döner
Her öğlen arası içtiğimiz kahveler acır
Falımda ayrılık çıkar; gözüme telve kaçar, yaşlanır
Gidersen biriktirdiğin bulmacalar benim olur
Yatağımızın sol tarafı -kusura bakma, canım- bana kalır
Fakat kışın odam karanlık olur, yastığım soğur
Duvardaki fotoğrafında bakışlarım donakalır
Gidersen küstah bir ayna yüzüme bakıp küfreder
Bu evin farkı kalmaz bi' dehlizden, yâhut hücreden
Üçüncü derece yanıklarıma merhem olur varlığın
Gidersen de çabuk gel.. Bu can, bedenle küsmeden..
Sus, vedâ etme
Gözümde bırak gözlerini
Gidersen ne hayâtın tadı kalır
Ne denizin tuzu
Ne gökkuşağında bi' tek renk
Ne olursun, vedâ etme
Gözümde bırak gözlerini
Gidersen ne hayâtın tadı kalır
Ne denizin tuzu
Ne gökkuşağında bi' tek renk..
Gidersen susar terasta yemlediğin kumrular
"Hoşçakal" dediğinde bile epey bi' mahzun oldular
Kitap ayracı yaptığın papatyalar solar gider
O kitaplar ki sen okurdun başını devirip omzuma
Gidersen lûgatta "huzur" sözünün kalmaz anlamı
Bi' sor bakalım; komşular çekip gitmene râzı mı??
Zamansız ayrılıklar hem ruh hem de bedene zararmış
Bu saatte yol olmaz; bak, dışarda gün kararmış
Gidersen kül tablaların dolar benim yüzümden
Onlarca ev yaparım on binlerce kibrit çöpünden
İştahım kaçar, bi' bardak suyla kapatırım günü
Sâhilde oturup buz keserim, sen gelmeden çözülmem
Gidersen İstanbul ölür, çöker bütün yer küre
Tüm düşlerimiz hapsolur şu vitrindeki gravüre
Gidersen mutlu sonla bitmez uydurduğumuz öyküler
Belki uyanmaz kalırım sensiz gelecek ilk güne..
(NAKARAT)