Muhalif - Bugün Ölmedim Yine (Bölüm-3) 歌词

Önlüğümle yürüdüğüm yeşil bi' yoldu gördüğüm
Salyangozlar sarılmıştı ağaçların gövdesine
Diplerinde kahverengi mantarlar bölüm bölüm
Şarkılar mırıldanırdım kısık sesle, öylesine
"Asker âbilere" selâm verirdim geçerken
Bâzen sigara aldırırlardı az ilerdeki TEKEL'den
Gurbetin efkârını izmaritlerle anlatırlardı
Ve sohbet "komutan geliyor" cümlesiyle biterdi
Zil çalardı; okulun bahçesinde mâvi çiçekler açardı
Kırmızı-beyaz bi' kartal alçaktan uçardı
"Andımızı" okurdu herkes, sonra sınıfa kaçardı
Duvardaki resim şehlâ gözünden ateş saçardı
Öğretmenim.. Yol gösterenim ve ilk rehberim
Notum düşük de olsa "birincim" deyip morâl verenim
Elini kaldırırdı bâzen adam etmek gâyesiyle
Kadına hürmetim yediğim o tokatlar sâyesinde
Onun teşvikiyle haftasonlarım tatsız geçerdi
Dershâneden kaçıp öğleni beklerdim salıncakta
Parkın yalnızlığına ortak çıkardım sabahları
Bâzen eski mahâllemde saatlerimi öldürürdüm
O günlerin değerini çok sonra anladım
Zîrâ sınıfta "büyük sınavı" kazanan beş kişiden biriydim
Yılların hayâli gerçek oluyordu adım adım
Bir buçuk metrelik bedenime bir üniforma giydim..
Yeni mahâllede en önce bir-iki kızla tanıştım
Bisikletim vardı; bindirirdim bâzen saatlerce
Hâliyle hemcinslerimin tepkisiyle karşılaştım
Yolumu kestiler bi' gün: O kız bu çocuğun sevgilisi
"Eee??" deyip ilerlemiştim iplemeden
Kimseyle muhabbeti kesmezdim kendi istemeden
Âbim askerdeydi, bir buçuk yıllığına tek çocuktum
Yine de tehditlerini köşeyi döner dönmez unuttum
İnşaat çukurlarıydı oyun alanlarımız
Bir iner bi' tırmanırdık toza ve çamura bulanarak
Öyle bir zamanda yüzüme toprak attı o kindar piç kuruları
Tokadı patlatsam da içim soğumadı
Evden okula yolum uzundu, birkaç kilometre
Kırk beş dakîka sürerdi ve hiç üşenmeden yürürdüm
Kantine ve yemekhâneye pek uğramazdım
Uğrayamazdım, çantamda ekmek arası gömerdim
İyi resim çizerdim; hattâ satardım, harçlık yapardım
İki beden büyük gelen bi' montum vardı babamdan
Ben fakir dururdum, diğer tüm velîler üst sınıf
Kimisi akademisyen, kimisi patron falan feşmekân
Belki bu yüzdendi.. Bi' gün bir telefon kaybolunca sordular
Kim hacılamıştı acaba, kim bilir?!
Arkadaşların gözünde en büyük şüpheli bendim
Kaybolan eşyâyı değil, suçunu bende buldular..
İşlemediğim cürmü itirâf etmem istendi..
Müdürün karşısında sesim ayazda kalmış it gibi titrerdi
N'oldu?? Bi' başka kızın çantasından çıktı
İftirâyı atanlardan tek bir özür duymadım
Depremin travmasıyla çatlamıştı bilincim
Bu son olayla kırıldı, dağıldım; iyice yitirdim
Notlarım baş aşağı döndü, okulu kafada bitirdim
Dört yıllık dostlarla artık bir yabancı gibiydim
Keçeli kalemi aldım elime, sınıfın camına yazdım: Hoşçakal
Ve başka hiç kimseyle vedâlaşmadım
Öyle nefret etmiştim ki ardıma bile bakmadım
Güzel Türkçe'm ve iki noktam Nafiz hocamın hâtırâsı..!
Bir rüyâda gibiyim
Uyanırsam kaybolacak çocukluğum
Korkuyorum yârınımdan
Bugün ölmedim yine
Bir rüyâda gibiyim
Uyanırsam mahfolacak hayâllerim
Titriyorum yokluğundan
Bugün ölmedim yine..
Düşündük.. İlerde tutunacak bi' meslek olmalıydı
Kuyumculuk şirin göründü gözüme
Lise hayâtım böyle başladı, günlerden Salı'ydı
Sıraya girdik gülüşerek, yeni yüzlerle tanıştım
İlk anımsadıklarım Eser, Ersin, rahmetli Mehmet
On bir Eylül ertesinde kâğıttan ikiz kuleler
Sınavda yüzü çakınca "filozof" oldu lakâbım
Ortaokulda sürünüyordum, burada hızlı başladım
Sevmedim mi hiç peki?? Gönül bu, akar giderdi
Hesapta olmayan bi' hatun, karşımda belirdi
Göz gözeydik.. Nasıl bi' bilinç kaybı yaşadım acaba??
Yoksa dudaklarımı bırakmalıydım dudaklarında
Yolumuz Heybeli'ye uzandı bir geziyle sınıfça
Kafam kadar karışık bir kaset çalmıştım vapurda
Bir yüzünde Bomfunk MC's, bir yüzü Müslüm Baba
Yüzüm gülerken içim kan ağlamıştı yol boyunca
"Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde?", hatırlamam
Kaç kişi tanıktı kafam güzelken bağırmama??
Sanırım ilk ve son kez oldu "seviyorum ulan!" demem
Ama bugün görsem tanımam ki görmek de istemem
"Öyle böyle" derken zaman aktı geçti, staj da bitti
Dört seneyi okul birincisi tamamladım
"Muhakkak görüşelim, her zaman böyle toplanalım"
Tutulamayacak sözler verildi ve herkes evine gitti..
Zerre inanç olmadan girmiştim ÖSS'ye
Sıfır hazırlık ve kat sayı garâbetinin eşliğinde
Akşamına bi' gençlik konserine gidip de dağıttık
Mercan Dede'yi canlı dinlemek apayrı bi' tattı
Ağustos sıcağında Haydarpaşa sırtlarındayız
Müstakbel okulun ana kampüsü, kayıt yeri
Sınavdan çaksak da meslek yüksek okulu sınavsız
İlk günden karşımda gördüm aynı tanıdık yüzleri
Sınıfın yarısı bizim okuldan, diğer yarısı yabancı
Beriki tarafı erkekegemen, öteki tarafı kadındı
Bir hocamız vardı.. Kızlar hep geçer not alırdı
Biz Picasso tablosu çizsek bile sınıfta kalırdık
En yakın dostumla aynı kahverengi gözde gördüm cenneti
Uzaktan bakmak yetmedi
Çekildim aralarından ama yürekte sancı bitmedi
Sırtımı dönüp görmezden gelmek teskin etmedi
Dert içimde büyümesin diye tükürmek istedim
Kuytu bir kenarda kıza "ben de seviyo'dum" dedim
Mutluluk dileklerimle ayrıldım yanından
Oysa hemen benim ardımdan ayrılmış arkadaşımdan
"Ne yaptın?!" deyip dikildi karşıma gözünde yaşla
Yoktu bi' gâyem içimi döküp vazgeçmekten başka
Yıllar sonra karşılaştık, kardeşçe helâlleştik
Başkentin bağrında bomba ateşlendi, o yok şimdi..
(Nakarat)
Hiç unutmam; Mecidiyeköy'de İddaa bâyisindeydik
Telefon çaldı, açtım; annemin sesi hüzünlü
Bi' şey vardı belli ki.. Neden sonra söyledi..
Amcam vefât etmişti, defin için köy yoluna düşülmüştü
Yetişemezdim, o çâresizliğimle evime gittim
Boş duvarlar, sessiz odam; acım var ve yalnızım
Rahmetlinin bizdeyken giydiği eşofman gözüme çarptı
Sonrası hıçkırıklarla sızana kadar ağlamaklı
Yas nasıl tutulur, bilmem; hüzün nedir, neyle yutulur??
Aklıma nerden estiyse içmek, hem de ölesiye?!
Param bitene kadar Moda'da ziftlendikten sonra koptu film
Ayıldığımda Cerrahpaşa'nın âcilindeydim
Uyuşturucu ihtimâli düşünüyordu psikiyatri
Oysa biraz gam, biraz şarap, biraz biraydı
Üç gün sonra döndüm okula, insan içine karıştım
Yaşadığım o bi'kaç günü hiç düşünmemeye çalıştım
Antiamerikancı takılan pabucumun devrimcileri epey komikti
Ayakta "Nike" ve cepte "Marlboro"yla
Bir de eylemlerine çağıran ülkücüler vardı sonra
"Katılmak zorunlu değil, mecbûrî" büyük geyikti
Göztepe kampüsün Merkez kantininde toplanır
Bir de bakmışsın kavgada satırla adam doğranır
Velhâsıl bu boktan siyâset ehline bulaşmadık
Daha ziyâde "siyah sekizi" sol üst köşeye yolladık..
Kâh bi' dersi geçirir olmuştuk bilardo masalarında
Kâh rakîbe hesap kitliyorduk okey taşlarıyla
Sınıfta büyük kutuplaşma vardı gizliden
Stajımı yakan kızları hiçbi' zaman affetmiycem
Hocalardan, sınavlardan ümit kesilmişti artık
Bâzen Tophane'deydik, bâzen Galata, bâzen Bayazıt
En iyi nargileyi bilirdik yakînen
"Okul bitmez" fikri yerleşmişti artık zihinde
Boş durmamak gerekliydi, ben de işe girdim
Gümüş zincir üretiyorduk, pres makinesi kullanıyordum
Sınavlara dışardan girip, okulu bitirecektik güyâ
Gerçeğe kavuştuğunda tatlı bitmez her rüyâ
Bir gece telefon çaldı, dedem rahatsızlanmıştı
Ziyâret ettik, aklı bir gelip bir gidiyordu
Bir gece telefon çaldı, Beyza'm öldüğünde kıştı
Bir yanım "düş peşine, git!" bir yanım "gitme, kal!" diyordu
İkinci alkôl koması, sonra ekonomik kriz
Bir sabah uyandığımda artık işim yoktu
İyi ki vardı kıçımı toplayan çocukluk arkadaşım
Okul bitmeyecekti cidden, gidip aldım lise diplomamı
Çok uzaklardan bir misâfir beklemekteydim
Onun için askerliğimi erteledim, têcil ettim
Bi'kaç parça hediye getirip hayâtımı götürdü gitti
Belki sonra anlatırım, şimdi teneffüs zili..!
(Nakarat)
这个歌词已经 198 次被阅读了