Bir yürek çırpıntısının bir deli sevdanın son satırlarıydı
Meğer eğilmeyen yıkılmış,vurulmuş kınalı kekliğim
Vay benim deli arkadaşım,Silvan'lı yiğidim
Kansağ bir kurşun,kazamı kin mi
Yoksa marksist bir eşkiyanın demorat hevesi mi
Vel hasıl faili meçhul bir şehadet ve rezil mi rezil,
Kalleş mi kalleş bir cinayet
Sensizliğine mi yanayım kavganın yoksa göremediğine mi
Sensiz de bu direnişin tadı az olur hani
Silvan haykırıyordu o gün şehitler ölmez diye
Silvan'lıysa en önde eller üstünde bütün sessizliğiyle
Bir şu Silvan dağı ağlıyordu birde Zeynep ağlıyordu
Galiba ikiside bu ayrılığı çekemiyordu
Karışık buruşuk çizgilerle en güzel pankartları
Yine o gün arkadaşların fert fert alınlarına kazılmıştı
Kim diye bilirdi ki Silvan'lı öldü diye biz cesedini gömdük
Sense döndün bizimle öldü demek sana ihanettir
Silvanlı çocuk ihanettir sana ağlamak mürteci çocuk
Seni neresinden söke bilirim ki hayatımın
Ve seni neresinden yok sayabilirim ki bu kavganın
Umutlar dağlara sürgün olmuş iken
Ziyalar Zekiler katledilirken
Öyle ayrılıp gitmek hemde yalnız başına
Vay örümcek kafalı çocuk kavuştun kavuşacağına
Yinede şu silahımdaki pas zoruma gidiyor
Yani öksüz mauzeriyle kavganın keyfi olmuyor
Gizlendiğin kayanın arkasından tam
Kırkbeş kurşun saydılarda seni düşünüyordum
Bir karış başımı uzatsam beraber olacaktık
Ama mazlumları düşünüp ölmek istemiyordum
Hani üzülmüyorum be çocuk şehadetine
Benimkisi bir kıskançlık işte ama delicesine
Gölgesinde oturduğumuz o çalılar
Adını umut koyduğumuz yeni doğan çocuklar
Özlemişler seni,sigaranı sarışını
Gülüşünü özlemişler deli çocuk
Yasak şarkılarını sloganlarda dejarz
Vaazlarda göz yaşı aykırı düşerdi sana deli Silvan'lı
Aldında eline ateş dedikleri o nuru yandıkça nurlandın
Yobaz doğulu gözün arkada kalmasın yiğidim
Geçmiş dün gibi ulaşılmayacak uzak
Gelecek yarındanda yakın ve berrak
Vay yiğidim… vay can kardaşım… vay gerici çocuk
Vay mürteci… vay Silvan'lı çocuk