Abdurrahim Karakoç - Müzelik Şiir (Akıl Karaya Vurdu) 歌词
Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben
Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben
Fikren işkencedeyim ruhen cezadayım ben
Korkaklığın sükutu kol geziyor her yerde
Sanki tek başımayım tek kişilik mahşerde
Putların gölgesinde dans eder akbabalar
Söz sokakta dolaşır öz zindanda çabalar
Atılan ucuz safra selamlar merhabalar
En temiz topraklara gül eksem mantar biter
Yollar sırat köprüsü durmak düşmekten beter
Kaybettim mesafeyi zamandan uzaklaştım
Sevgi diye sarıldım isyanla kucaklaştım
Ne kendimden kurtuldum ne kendime yaklaştım
Toprağın üstü mezar zevke dalmış ölüler
Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler
Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar
Çamur evlat doğurur taş yürekli analar
Resmen hak tevzi eder hakkı boğan canavar
Koşanlar yarışanlar dehşet ötesi dehşet
Akıl karaya vurdu gırtlağı geçti vahşet
Meydanlar tıklım tıklım caddeler salkım-saçak
Kölelik histerisi yayılmış köşe-bucak
Elli tane hokkabaz elli milyon oyuncak
Müdür ve müdüriçe müzenin bekçileri
Aferine çalışır düzenin bekçileri
Mülkü kazanan ayrı tasarruf eden ayrı
Hisseler neden farklı hak hukuk neden ayrı
Hasta yaşar deniyor baş ile beden ayrı
Mantık yürütmek yasak itiraz eylemek suç
Neşe-eğlence cinnet yatıp uyumak korkunç
Güvenmek aldanmaktır ölçü-tartı izafi
Mert-namert güzel-çirkin eksi-artı izafi
Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafi
Kim kimdir kim kim değil anlamak ve bilmek zor
Oynanan komediye gül diyorlar gülmek zor
Figüran heykeller var kül tablası boyunda
Yedi yüz göbek atar dakikalık oyunda
İşlenen her günaha kurtta ortak koyun da
Kalmışım ara yerde tozdayım dumandayım
Kirli bir mekandayım iğrenç bir zamandayımYürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben
Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben
Fikren işkencedeyim ruhen cezadayım ben
Korkaklığın sükutu kol geziyor her yerde
Sanki tek başımayım tek kişilik mahşerde
Putların gölgesinde dans eder akbabalar
Söz sokakta dolaşır öz zindanda çabalar
Atılan ucuz safra selamlar merhabalar
En temiz topraklara gül eksem mantar biter
Yollar sırat köprüsü durmak düşmekten beter
Kaybettim mesafeyi zamandan uzaklaştım
Sevgi diye sarıldım isyanla kucaklaştım
Ne kendimden kurtuldum ne kendime yaklaştım
Toprağın üstü mezar zevke dalmış ölüler
Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler
Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar
Çamur evlat doğurur taş yürekli analar
Resmen hak tevzi eder hakkı boğan canavar
Koşanlar yarışanlar dehşet ötesi dehşet
Akıl karaya vurdu gırtlağı geçti vahşet
Meydanlar tıklım tıklım caddeler salkım-saçak
Kölelik histerisi yayılmış köşe-bucak
Elli tane hokkabaz elli milyon oyuncak
Müdür ve müdüriçe müzenin bekçileri
Aferine çalışır düzenin bekçileri
Mülkü kazanan ayrı tasarruf eden ayrı
Hisseler neden farklı hak hukuk neden ayrı
Hasta yaşar deniyor baş ile beden ayrı
Mantık yürütmek yasak itiraz eylemek suç
Neşe-eğlence cinnet yatıp uyumak korkunç
Güvenmek aldanmaktır ölçü-tartı izafi
Mert-namert güzel-çirkin eksi-artı izafi
Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafi
Kim kimdir kim kim değil anlamak ve bilmek zor
Oynanan komediye gül diyorlar gülmek zor
Figüran heykeller var kül tablası boyunda
Yedi yüz göbek atar dakikalık oyunda
İşlenen her günaha kurtta ortak koyun da
Kalmışım ara yerde tozdayım dumandayım
Kirli bir mekandayım iğrenç bir zamandayım