Yazılarımı kağıda hapsettiğim günden beri,
bıraktım dillerden dökülen cümleleri.
Kurşun kalemle yazdım kağıda arzu hallerimi.
Aslında kurşunla kelimin buluşmasıydı benim düşlerim, bir o kadar imkansız.
Ben yazdım o beyaz kağıda harfleri,
kurşun oldu yağdı seninle birlikte bedenime,
geç vakitlerde gizlice.
Ben yazdım bembeyaz kağıda o masum sözleri,
karaydı rengi karaladı kalem o gece beni.
Nedenler sardı sonra benliği.
Birden bir gece saldırdı kurşun kaleme.
Kurşun acımadı yürüdü kalemin üzerine.
O gün acımadı kurşun kaleme,
aklına bile gelmedi kağıt üzerinde geçen o uzun geceler.
Sonra faili meçhule dönüştü hisler,
kurşun kalemsiz yapamadı,
gideni getirmeye güç ne hacet!!!
O Gece kalemden akan siyahlıklar bulaşmışken ellime,
sendin aslında damlayan içime.
Senin yerine o gece kalem öldü belki de,
ben öldüremedim diye seni ellerimle.
Kim bilir belki de azmediricisi benimdir bu cinayetinde.
Sevmedi bir daha ellerim kurşunla kalemi,
yazmadı beyaz kağıtlara asla ellerim seni...
ΞΞ ψ dεmθη' ψ ΞΞ