Ben çok önceden umutlu ve mutlu biriydim.
Gözlerimde ışıltı ve kalbim bayram yeriydi.
İçimdeki onca savaşa rağmen hayata inat,
Kullan-At tebessümlüklerini takıp gülerdim.
Geceler huzurum olur sabaha kadar gezerdim,
Deniz kenarları dostum olur dalgaları seyrederdim.
Şimdilerde ufuklardan bir umutla,
Yalpalanan düşlerimin kayıp
sandalının yolunu gözlerim.
Duygularım labirent ve aşk içinde bir kayıp,
Dönüp dolaşıp geldiği yer yalnızlık girişleri.
Canımı yaktı hüzün canavarının sivri dişleri,
Aşka dair düşüncelerime vurdum neşteri.
İhanet hazinem bol iğne atsan düşmez yere,
Çok yanıldım hislerimde düştü yere dizlerim.
Karabulutların kasvetli gözyaşlarında ıslandım.
Ölen iyi niyetimin mezar taşına başımı yasladım.
Nakarat
Gel.Yanıma otur yok hiçkimsem.
Kulak verip derdimi dinlesen.
Bana bi çıkış yolu göstersen.
Yaralarıma merhem sürsen.
''Mutluluk,paylaştıkça çoğalır'' demişler yalan,
Düştüğüm bu gaflet sonrası gülücükler talan.
Mevsimim sonbahar son halimse solan yapraklar,
Alacakaranlıkta yolunu kaybeden bi yolcu var.
Mehtap yüzüme güldüğünde güneş doğsun istemem.
Ruhum hafifler içimdeki huzuru gizlemem.
Karanlığın kanatlarında saklanan manzaramı,
Aydınlığın hiçbi nacizaneliğine değişmem.
Durgunum.Aynı zamanda çok yorgunum,
Nefsimin pişmanlık mahzeninde yapın sorgumu.
Söndü ansızın ışıklar açık kaldı gözlerim,
Ve titreken bedenim kalmasın duygu mezarı yolcusu.
Zerre kadar umrumda değilsağcısı solcusu,
Aklım başımda yok içimde intihar korkusu.
Fakat ruhum; Çölde bi bardak suya muhtaç kalıp,
Tüm servetini verebilecek kral kadar sefil.
Nakarat
Gel.Yanıma otur yok hiçkimsem.
Kulak verip derdimi dinlesen.
Bana bi çıkış yolu göstersen.
Yaralarıma merhem sürsen.