Dört duvarın üstü nemli tavan
Dört yanda yüzlerce gardiyan
Dört açıcaz gözleri hiç kırpmadan
Tıkıldık bu deliğe, kaçarımız yok
Bir dudakta, bir kulak arkası
Tütünün kesif kokusu, Deniz'in parkası
Kül dolu pencere pervazı
Bu eli de kaybedicem yine, maça kızı yok
"Suç" dediğin şey bir anlık
Bedeli bâzen bir ömür karanlık
Ondan zindan yarattık
Özgürlüğe açılan tek bir kapı aralığı yok
Voltalar atmaya mecâlim az
Mazlum sustukça da mezâlim artar
Vicdânı hangi terâzi tartar??
Fikir bi' kuş, ama kanadı mı yok?!
Aynada rastladım efkârıma
Küfürler savurdum etrâfıma
Suspus oldum çalan her şarkımda
Adımı bilmezler, çünkü başarısı yok
Boş kâğıt ömrüm, arkası yok
Sarma cigara gibi, markası yok
Anlamıyo'm, more; anlamıyo'm!!
Artık hiçbi' şeyin anlamı yok!!
Ne yeni bir umut açar sözümüz
Ne yeni güne uyanır gözümüz
Bedenim şu canıma dar geliyor
Canıma kıymak ar geliyor..
Sabah sekiz, akşam sekiz
Sağ baştan say, tam yirmi sekiz
Herkes eksik ama nüfus eksiksiz
Bundan gayrı bi' can acısı yok
Bir ileri, bi' geri dön avluda
Gözyaşların saklanır havluda
Öfke barut gibi namluda
"Adâlet" dediğin bir iskelet, ama kafatası yok
Kapıların ortası sürgülü pencere
Parmaklıklara gömülü bi' cendere
Sabaha karşı çöküyo' uyku her gece
Koğuş bi' oda ama paravanı yok
Ortak alandaki buruk muhabbete eşlik eder
Susar ehl-i keder
Onların ahvâlini kestiremem
Sükût bi' gemi ama kamarası yok
Susuz denizlere dümen kırar
Bacasından grî bi' duman çıkar
Dâhilî anons olur uyandıran
Açık görüş günüm ama uyanasım yok
Üst araması, göz taraması.. Sabret!!
Soğuk duvarlara siner bu kasvet
Dikenli tel gibi eti keser hasret
Hasta ölüyo' ama kanaması yok
Boş kâğıt ömrüm, arkası yok
Sarma cigara gibi, markası yok
Anlamıyo'm, more; anlamıyo'm!!
Artık hiçbi' şeyin anlamı yok!!
(NAKARAT)