Karaçalı - Sesindeki Yalnızlık(Ft.Cem Adrian&Melis Danişmend) Тексты
gözlerinde buz parçaları gizler
sessizlik! ve sessiz bir sitem olarak
kalkar yıldızları izler
aşk yok
markaların kalbinde yatan
yalnızlık var
ben yokum
aynada biriken
uzayan yalnızlıklar
size acı içki ve unutuş eğer aşk; batma ölüm ve hiçlik ise: dayatılan rol desem
bu sürgülü ve keçeleşmiş kirpiklerin ne anlamı var
size gösterilen bir veda
ve yol desem
ve kan … ve hayat … ve duygular …
bana mutluluk biraz?
ne zan ne sana dair ..
kırık bir at ikonu miras
üzgünüm, denedim her versiyonunu üzgünlüğün
kaybetmek korkularıydı odama giren
mavi duman
o sesler de kayıp
içim bomboş artık
daha mı yalnızım hayır.
mutsuzluk uyuşturuyor
umudun kıyısız tarafındayım
ben asla ağlamam
sadece gözlerim dayanıksız
hayvan yangısı yılgın çiçek çelenkleri gönderdim cenazeme
şimdi gündelikçi akşamlara kon
hatırlat bana uzak ve yakınlığın sarıldığı bankı
hatırlat nasıl başlamalıydı dinlediğimiz ilk şarkı
hatırlat başak saplarını dik tutan gölgemi
hatırlat efkarımı, deliren gezegenimi. ve öfkemi!
hatırlat nasıl yenilirdi güneş çiçekleri delip geç
hatırlat bana
benzediğin şehiri gerçekten sevince
CHOROS
bir yağmura başlar gibi
bir koşuda yavaşlar gibi
şaşkın ve atılgan
ataerkil ve kıvrak
bir ismin arasına kıstırılmış sonsuzluk gibi -aşk-
nasıl yol alır sayısız dudaklarından
gel kıyılarına yüzümün yüzme öğret
can çekişen balıklarına
gel uykumun dakikalarına kumrallığını uzat
ve biraz sakalımın kokusunu al
götür. ört yastığına..
bir oğul doğur
ve beni unut
hatıralarımı yak
şimdi, hiç görmedim o son seviştiğin yabancıyı
alışırım konuk oyuncu olup kaçınılmaz sonlarıma
mutluluk üzerine bahis yapma
zamanlarımızdı hatırlarım
ansızın kente ve yüreğime doğrulttuğun tabancayı
zamansız ve fransız
kör makas kesik rızk
kahve ile dirilen hücre
bunlar bizim merhabalarımız
nikotinle gönenen sabah
bunlar günaydınımız
bir unutuşun ortasındayız
bunlar elvedalarımız
şimdi seni gasp edecekler bir yüzükle müstakil evle
benim bütün takım elbiselerime pişmanlık sıçrayacak
o zaman çöküp bir sigara yakabilirim bu kentte
yağmurlar yağdırabilirim taze
simit kuyruklarına
gidişine korunamadığım gibi dönüşünü de savunamam
yokluğuna dayanabilirim ancak
sade bir fotoğraf olarak..
köprüler de ayrılabiliyor
nehirler de sevgilim
hayat böyle bir yerden sonra
ne kadar karışsan da kalabalıklara