Verse1: (Garez)
Yalnızım derdimi anlatamam kimselere
söylesemde anlamazsın yaşaman lazım önce
Çok zordur mutlu olmak, çok zordur mutlu kalmak
gözlerin kapandığında kabuslarla uyanmak.
yaşlı gözlerimi silen ellerinse şimdi yok
ben biçare tekbaşıma derdim ise çok
üstüme gelmeyin yeter artık bıktım.
hergün aynı sahne oynamaktan sıkıldım
bir iki dostum ve bir tanecik meleğim
bazen anlatır herşeyi o güzelim gözlerin
kaderim oldun yarama, canıma can kattın sen
hayata bağlayan bi bağsın destimansın
ne saygı ne hürmet, ne sevgi ne nefret
Ha gayret çok gider yokki bende sabret
ölümü düşlemekse pek bi tatlı gelir bazen
bir kadeh ve bir kelamla sarhoş eder bazen.
Nakarat:
Bugün istanbulda bir yağmur kokusu var.
içimde bir ölüm korkusu,
kaderime küs değilim sadece kızıyorum.
oysa elden bişey gelmiyor, bunu da biliyorum.
Verse2: (Kaplan)
Doğumumla başlayan yaşamıma felsefesiyle yön veren şehrimdeyim
özledim kardeş selamında seni seviyorum deyişini yarimin
alemin düzeni bozuk neyleyim
kimine katil kimine serseriyim.
ben bende kaybolurum beni ararken
bulamadım kendimi of nerdeyim.
irkildim ezan sesleriyle. 3 5 nöbetinde hayallere dalarken
Ağlardı anam görüş gününde, silemezdim gözünden yaş akarken
Düşlenen kitabın ilk sayfasında besmele ile başlayan sözlere
sakallı bir militanmışcasına baş kaldırdım çıkmazdayken
Verse3: (Hayki)
Bugünde ben sokakta tek ve pek yabanc yüzler
yanımda rap ve yağmur kokusu, çok garip bi gözle baktım insanlara
bu vicdanıma da sormadım bi bok bu kez ve nefret ettim herbirinden
belki pes zamanı geldi. ne verdi elime burası bunca yıl
kapandı gitti onca yıl ve
24 senemde çok cayıpta geriye döndüm
benki aşıkken bu istanbulla kavga ettim ilk defa ve gördüm gücüm yetmez.
Kurtulmakta vardı bu şehirden unutmakta.
kırıldı bin yerinden en sonunda umut son durakta
ben bıraktım artık savaşı sen sevin
dev şehir beni devirdiğin adına nolur öyle bakma.
Altından bi toprak, betondan suratlar.
dostlar sanki hortlak, duygularımız horlar
gelende ağlar hep gidende,
hep nedende yok ve bunlar işte
çok tutundum
hep yalan kırıktı dallar...
Nakarat:
Bugün istanbulda bir yağmur kokusu var.
içimde bir ölüm korkusu,
kaderime küs değilim sadece kızıyorum.
oysa elden bişey gelmiyor, bunu da biliyorum.