Dursun Ali Erzincanlı - Mağaraya Sığınan Üç Kişi Тексты

Peygamber huzuru, huzur iklimi…
O bakmadığı sürece gözler onda, O bakınca bakışlar yerde. Sesi tüm seslerin andelibiydi. Sesi karanlıkta kalan gönüllere seher vakti gibiydi. O yağmur deyince sanki şimşekler çakar, yıldırımlar düşerdi. O yağmur deyince sanki kelimeler sırılsıklam.
Sizden önceydi dedi ama ne kadar önceydi söylemediler. 3 kişiydiler, yolda yürürken yağmura yakalandılar. Dağın eteğindeki mağarayı görünce biri ve sonra diğerleri koşarak mağaraya sığındılar. Ardından büyük bir kaya düşüp dağdan, mağaranın önünü kapattı. Bunun üzerine onlardan biri diğerlerine dedi ki: ”Hayatımızda işlediğimiz en hayırlı ameli söyleyerek Allah'tan yardım isteyelim”.
Düşündüler. Korku ve heyecanla ne kadar düşündülerse düşündüler. Ve birinin sesi duyuldu karanlıkta. Ey Allah'ım! Ben, her gün koyunlarımla meraya çıkar, onları otlatır sonra gelip koyunlarımı sağardım. Sütü önce ihtiyar anne ve babama içirirdim. Ardından çocuklarım ve eşim içerdi. Bir gün geç kalmış sürüyü getirememiştim. Eve geldiğimde annem ve babam uyumuşlardı. Her zamanki gibi sütü sağdım ve baş uçlarında dikildim. Onları uykularından uyandırmayı istemiyordum. İşte o gece gün doğuncaya kadar benim halim beklemekle, onların halide uyumakla devam etti.
Ey Allah'ım'! Şüphesiz sen bilmektesinki, ben bunu senin rızan için yaptım. Şu kayayı açta gökyüzünü görelim, dedi. Ve kaya hareket etti. İçeri sızan gün ışığıyla mağara aydınlandı. Birbirlerini görebiliyorlardı. Heyacanlarını ve sevinç göz yaşlarını görebiliyorlardı. Allah'ın görme ve duymasına olan imanları ziyadeleşmişti. Bu imanla diğeri duaya başladı fakat dua ederken başını eğdi, çünkü duası baş eğilecek türdendi.
Ey Rabbim! Ben amcamın kızını sevmiştim. Hemde erkeklerin kadınları sevmekte oldukları sevginin en şiddetlisiydi. Durumları iyi değildi, paraya ihtiyaçları vardı. Bir gün benden 100 Dinar istedi. Benimle birlikte olursa verebileceğimi söyledim. Kabul etmek zorunda kaldı. Ben de parayı kazanmak için çalıştım ve nihayet 100 Dinarı topladım. Sonunda amcamın kızına bu 100 Dinarla kavuştum. Parayı ona verip yanıma oturunca bana, Allah'tan kork dedi. Ben de ne ona dokundum, ne de parayı geri aldım.
Şüphesiz bilmektesinki ben bunu senin rızan için yaptım. Ne olur bizi bu zor durumdan kurtar dedi ve kaya yine hareket ederek mağaranın önünü açtı. Ama çıkabilecekleri kadar açılmamıştı. Sanki hesap günüydü ve Allah'ın huzurundaydılar. O kadar yakın hissediyorlardı. Bu yüzden üçüncüleri ağlama ve konuşma arası bir sesle duaya başladı.
Ey Mevlam! Şüphesiz ki sen bilmektesin. Ben bir işci tutmuştum. İş sonunda ücretini verdim fakat almaktan çekindi ve bırakıp gitti. Ben de ona vereceğim ücretle ekin ektim. Kazandığımla bir sığır, bir de çoban satın aldım. Bir müddet sonra o işci geldi ve bana: ”Ey Allah'ın kulu benim hakkımı bana ver dedi”. Ben de ona: ”Şu sığırlara ve çobanına git, çünkü onların hepsi senindir” dedim. Adam bana: ” Benimle alay etme” dedi. Ben de ona: ”Hayır, seninle alay etmiyorum, bunlar gerçekten senindir” dedim.
Ey Mevlam! Ben bunu senin rızan için yapmıştım. Bize yardımını lütfeyle dedi ve kaya yine hareket etti. Mağaranın önü açılmıştı. Sonra Peygamber sustu ve yağmur durdu. Şimdi sohbetin manalarını damlıyordu sahabenin kalbine.
Günü geldiğinde Allah'a sunacağımız, vesile edeceğimiz salih amellerimiz olsun. Aslında her amelimiz salih olsun. Bu istek mümin için bir emeldir. Sadıklarla birlikte olmakta salih bir ameldir.
Этот текст прочитали 1857 раз.