Vay haline çocuk.
Etraf rafa kaldırılan kederle kaplanır.
Sevgi bize aç kalır sonra tok yatar.
Ben büyüdükçe küçüldüklerim içime saplanır.
Mevsim kana bulanırken yıllarım kesilir kaskatı.
Dünyalıklar çalar kapımı, bir bebeğin ağlamasıdır şu yaşantım.
Onca güzelliğin içinden gelir birtek senin erişilmezliğin.
Ama sorsan bana neye küskünsün diye, küstüğüme bile kıyamıyor gönül.
Cana canan kat, rahmet eli değsin göğsüme.
Kıyameti koparır aşktan kopan her bir parça.
Acımadan vursun göğsüme, gitsin tek düze.
Yaşamaktan yorulursan sakın ola yazarlığa soyunma,
yazdığın her satırda yaşarsın tekrar.
Ölümü özlemekten durulma, gelir seninde sonuna nokta.
Kendini çok üstün sanma.
Biter bugün yarına sağ çıkamazsan bırakırsın arkanda yığınla kırıklar.
Buyrun size Pandora'dan hediye, mutluluğu saklayan sandıklarım
Dıştan karanlık olsam da içten tutar beni beslediğim mavi topraklarım.
Bir güzele tutuluruz hepimiz, oda bizim topraktan.
Beslediğim nankör çıkacaksa kurusun o hain kara topraklar.
Nakarat
Taş yağar, fakat haşlanır yürek, çöker.
Enkaz altında kopuk bulursun beni.
Parçalarımı al sakla koy yanına.
Bir kuru toprak kalır benden gayrı geri.
Gözü doymaz insanın, bense insanlığınıza ağlarım.
Sabahları yalnız uyandığımda tek kalmamak için aynaya koşarım.
Silüetimin cenneti karanlık, boşver ulaşmasınlar kaybıma.
Geri gelsen hangi özürü sunabileceksin sen sayısızca aybına ?
Dilenmesin hiç bir özür ve de dilenmesin acizlik budalası.
Zamanı geriye sarsanda bugün aynı fakat yarın bi başkasın.
Aşk kumarını ben bırakalı çok oldu, daha doğrusu aşk her elde bok oldu.
Dönüp geçmişime kan kustukça gözüm daha da çok nefretle doldu.
Islatılmaz hiç bir çöl sahrası, değsen bu göze, bilsen ah nasıl.
ölüm geldiğinde alınacak geri yaradanın taktığı yaşam takısı.
Bu karamsar bir çocuğun kanısı, melodilerimde saklı mahlasım.
Beni canlı gördükçe ufalacak dostun yerini alan tonla hasım
Asılı durmaz askıda kaybolan yılların, bense gidiyorum yıllanıp.
İzlemek istediğim her anıyı geriye sarıyorum şimdi duraklatıp.
Gider gitmek isteyen götürenlere kanıp, onları kurtuluş sanırken.
Kuru toprak doyurur gözünü, kapatılır çekilmez nazın.