Zaman kaskatı ve itibarsız.
Müptezel yanımızla müsemma.
Artık ne yonca yaprağında uğur, ne cam ardından gözlenen beyazlık, ne de yolun sonuna düşmüş göz nuru artıkları var.
Mutluluk heyecanları hüzünle karışık.
Eski şarkılarda, destanların sonlarını süsleyen yarım ağız şiirlerde ve bizim kuşağın hafızlarında kaldı.
Belki mutluluğun tadını hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Çünki çünki hayatımız bize yetecek kadar.
Aşk sırtından vurdular. Bize sorular kaldı.
Bir zamanlar ne diplomalarımız vardı, ne banknotların rengi ellerimizi ısıtabiliyordu.
Şiir alınteriydi. Emek gibi kutsal, su kadar azizdi. Şimdi bir yığın süfli malumat, bir yığın laf, bir avuç adam kaldı.
Bu son yaz olabilir.
Son mevsim.
Kırlangıçlar bir daha uğramayabilir semtimize.
Ya donarlar yollarda. Ya dönmezler ebedi.