Ben kar tanesi
Her damlam beyazlığın simgesiydi
Sonra yok oldum düştüm bulamadılar izimi
Yere batana kadar soldu beyazlığım
Saflığın yerini aldım içimi suya banıp
Yağmur oldum
Bi zamanlar beni isteyenler yağmurdan kaçar oldu
Sustum
Yağmurken anlamıyordu çünkü gözyaşlarımı
Sana giden kaçıncı mevsimdi hatırlayamadım
Attığın her adımla fırlatıyordun beni kaldırım köşelerine
Evvelimden yükselmişken edebim yerlerde
Nerdeyim ben?
Gurur gibi savruldum yerden yere üstünde ıslandım
Yaşadım tenini ebede dek..
Ben yağmurdum
Ben haykırıştım
Bu gökkuşağının dışlanan siyahı her renge aldanıştır
Dünyamı aydınlatanın üstüne dünya aydınlattım ben
Hüsranı bıraktığım yerler şahidim sellerden ibaret!
Yapma
Emin ol kaçtım benden kaçtığında
Buna arz eder bastığım topraklar
Güneş nerdeydi yandım bu acılardan
Asrın mükâfatına sığınıyor bitkilerim
Seni ezmemeye yemin ettiler ezelden
Neredeysen tez gel
Çünkü seni diledim nasırımla
Kurtar beni bu hastalıktan
Seslerden korkar hale
Halimden korkak hale dönüştüm
Bambaşka birine dönüştüm
Kimliğimin bulvarından geçerken
Adımla ezilen bitkilere büründüm ben
Ölümü zaman
Zamanı ölüm gibi yaşamalı insan
Yokluğuna çığ açıyor yüce dağlar
Şu dağların ardında nehirler aksa dahi
Gönlüm gözlerinin çeşmesinden su içmeye talip
Yine de gücenmiyor nice güzellikler
Adına işlediğim her şiir İlahi güzellikten
Biliyorum ki sen geçicisin yahut sevindirmen de
Ben geçtiğim her yerde seni sevindirmesem de
Çık dışarıya! Yağmur tükürsün suretine
Gözyaşlarının yalanlarını temizlesinler çık ki
Güneş görsün parlayan güzelliğini utansın
Seni aşinâya benzettiler yıllardır
Canımın yanıyor olmasından cehennem gibi sevdim seni
Bu yüzden yokluğun tabiatımda derin
Bu yüzden gök rengini bağışladığından beri kuşak zifir
Yarab yetiş!
Ey gözlerime yağmur püskürten baharım
Ey gözlerim ıslatan buharım
Ey içimi yakan içten bu hârım
İçten olmasa nasıl söndürebilirdin bu hârı
Gözlerimi dinlendirdiğim şifanla yetindiğim
Dünyanın kudreti kurağıma ihsâd edindiğim
Seni kolay kazandığım için zor kaybettim
Çünkü aşk seviyor olana her daim terstir
Güçleneceğim bu ben değilim
Huzura boyun eğmemeliyim
Mutluluğu görmezden gelmemeliyim
Bu ben değilim! Yarab kendime getir
Senin için ağlamalıyım yarattığın kul için değil!
Ben And dağlarında yaşayan bir Şuâ'yım
On dört ayımı aldın benden azı kaldı
Göğsü katranlaştı bu havâdar dünyanın
Aşk Bursa zırhının çelikten duvarlarıdır
Nakarat:
Kanlar içimde kanlar
İçipte kalanlar var
Derdimi anlayanlarda
Dağılıyor ziyâlar karanlığıma çünkü dar olan zamana vakit var diyorlar
Kime saplanmış bu canda
Can cânan olur câna eğer cansan