Seni binlerce yıl öncesinden
Marduk'un sırt çantasından
Babil'in bal salkımlarından
Kopardım kaçıyorum...
Peşimde süvariler
Aralarında bir dahi ben
Önümüzde kafile
ihtiyacım var şahide yakalandım
Kurtar beni sahibem
Kölen bırakıldı çöle
Devrildim döne döne
Ayağımda kaya bağlı
Biraz daha dayan bağrım
Beynimi parçalayan neştercesine ağrı
Yalın ayaklarım çöl kumlarına dargın
Onlarda kısraklar var benim altımda kağnı
Seni yağmur beklerken başıma çöl yağdın
Dayan kalp damarım tıkanma at
O sese ses veren onlarca kıraat varken
Bizim kısık sesli feryatlarımız duyulmaz
Çatlakmış dudaklarıma bir yudum su kuyundan
Lütfen eğer sana yalvarmaksa lütfen
Çürümekteyim rutubetten küften
Adına yazılmış yüzbinlerce güfte
Varlığına yetmez sade süsler
Üfle ateşlensin kurularım
Aralarında yaşlarımda yansın
Yaşı kalmamış kuru kalbim buna nasıl dayansın
Varsın yansın o ateşten yüzün yüzüme yansır
Anadan ayanım sana halim budur
Bana sunacağın hain bu mu ?
Gurur mu aşk ile aynı kapta duru mu ?
Bülbüldüm o an bağrımdan vuruldum
Başım bağrıma düştü üşüdüm
Çöktüm öylece diz üstü küçücük
Körpe kalbim yandı azaldım
Öldüm ama bülbül adını kazandım