Keşke büyümeseydik; sorunlar, sorumluluklar artmasaydı
Omuzlarımız hayat gâilesini tartmasaydı
Dikenli tele değip de balonlarımız patlasaydı
Sabır taşımız değil, horoz şekerlerimiz çatlasaydı
Keşke arkadaşlıklar gerçekten ahretlik olaydı
Dün elimle tutuşan eller, bugün de dost kalaydı
Küsüp barışmak, yapbozla oynamak kadar kolaydı
Zincir atan bisikletim, üzüldüğüm tek olaydı
Keşke annemin sözünden bir kez olsun çıkmasaydım
Uyusaydım dizlerinde, şarkılar sayıklasaydım
Babamın işten dönüşünü beklemekten hiç bıkmasaydım
Kuruyemişlerin içinden fıstıkları ayıklasaydım
Keşke kaleme aldıklarıma iftirâ atılmasaydı
Sorgusuzca yargılanıp bire bin katılmasaydı
Koskoca adamlar çocuk gibi aldatılmasaydı
Akıllar kirâya verilip vicdanlar satılmasaydı..
Çekip gitme darağacımın ipinden
İçinden geçeni döküver avuçlarıma, şöyle dertleşelim
Elden ele gezen bi' cigara izmariti bu şarkım
Bir nefeslik pâye ver ve sonra söndür, râzıyım..
Keşke bileklerime kelepçeler hiç dokunmasaydı
Gardiyanın ağzından adım-soyadım okunmasaydı
"Allah kurtarsın!" duâsı kulaklarıma değmeseydi
Bir tutam bulut avlunun sağrısında bekleseydi
Keşke düşünmenin bedeli böyle ağır olmasaydı
Ceplerim bilyeler yerine "keşke"lerle dolmasaydı
Dudaklarıma değen tütünü kolonyadan koklasaydım
"Aklım başımda mı?" deyip şu şakaklarımı yoklasaydım
Keşke barışı bulmak adına mermiler sıkılmasaydı
Aydınlar katledilip kitaplar yakılmasaydı
Karikatürler, bildiriler, makâleler suç sayılmasaydı
İnsanoğlu direnmekten yılmasaydı
Keşke parayı "tanrı" sayanlar bürokrat olmasaydı
Ki hepsi şerefinden soyutlanmış birer posaydı
Keşke yarına dâir bi' tutam umut besleyebilseydik
Toprak kadar mutlu olup "deniz" kadar sevilseydik..