Muhalif - 90 (İşgal Altında Çocukluğum) Songtexte

Gölgesinden hızlı ateş eden nesil biziz
Ellerinde sapanlarla daldan elma indiren
"Alırım-veririm" deyip ayak uçlarını birbirlerine değdiren
Ya akşam ezanı ya da dayakla kapının eşiğinden giren
Gazoz kapaklarıyla oyunlar da oynadık
Sigara paketleri paraydı; bahse girer kaybederdik
Bâzen hurda, bâzen cam şişeler toplar satardık
Kumpir olsun diye ateş yakıp patates közlerdik
Onlarca misketim vardı, âbimden yâdigârdı
Sokağa saçtım hepsini, günlerden serin bir pazardı
Çocuklar kapıştı; eğlendim ve güldüm hâllerine
(Sonra) hüzünlendim bakıp bomboş kalan ellerime
Kızlarla aram iyiydi, ayıptır söylemesi
En büyük derdim, öperken âbilerinin görmemesi
Kıskanırdı arkadaşlarım ve kadro dışı kalırdım
Mızıkçılık yapmak ne mümkün?? Zâten atan alırdı
Patlak futbol topunun içini plâstikle doldururduk
Yoksa kutu ezerdik, olmazları oldururduk
"Bi' kafa, bi' beşlik; çık kaleden, oldun dokuz aylık!"
Kaybedeceğini anlayınca kaçanları unutmadık
Mahâlle maçları.. Arka sokaklaysa kavgalı
Beşte devre, onda biter; üç korner, bi' penaltı
Kimi Hagi'ydi, kimi Romario, kimi de -hah!- Batistuta..
Ben hem kaleci, hem oyuncuydum; idôlümdü Higuita
Futbolcu kartlarından âşinâydık hepsine
Son rakamla pişti yapıp kökerdik kerizleri
Arçil'le Şota'yı ayırt edebilen olursa hediye ederdik
Sert bi' rüzgâr estiğinde derbederdik
İlginçtir ki Tasolarla oynamadım, oynamam
Yalnızca paket seçerek oldu yüzlercesini toplamam
Sürpriz yumurta ukdemdi, e çünkü zengin işi
Belki bi'kaç tâne hacılamışımdır sırf nefsim için
Pazarları Sarhoş Cemil "Sevim, koş!" derdi, biz giderdik
Bizimkiler bittikten sonra leğende banyo keyfi
Sarınıp havluya çökerdik sobanın yanına
İçin için yanan kömür çıtırtısı, huzurlu, sımsıcak..
Denize koşup sürüyorum köpükleri saçlarıma
Bi' bulut havalandı o yağmur düşerken avuçlarıma
Kumdan kaleler yapıyorum hayâllerin ardında
Çocuk inadımla yaşıyorum, sen bana kaldın da..

Kızarmış ekmek kokusu müjdelerdi sabahı
Mandalina kabukları yandıkça değişirdi evin havası
Koy güğüm, su ısıtsın; sür tencereyi, yemek pişirsin
As çamaşır, kurutsun; göm kestâneyi, kebaba çevirsin
(Soba..) Paten, kaykay bilmezdik neden yapılmış??
Buz üstünde naylon kaydır, asfaltta bilyalıyla yarış
Dün kavga varsa en geç bugün-yarın barış
Omuz omuza yürünüyordu siftinilen her karış
Yerden göğe kurulmuş köprüler gibiydi uçurtma
Altı çıta, biraz poşet, birkaç çiviyle can bulurdu
Kurtulurdu ipini kurtarıp, kaçardı makaradan
Özgürlüğüne uçardı, biz uçurmalara doyamadan
Komşuluklar akrabâlıktan öteydi bir zamanlar
Yakıtı çay olan muhabbet trenleri kalkardı tüm gün
Raylarda ezdirdiğim bozuk param, anılarım
Tıngır mıngır seyrüsefere çıkmışız da gidiyoruz
Boyumun anca yettiği bir bisikleti sürerdim
Sol tarafta eski evler, sağda bir gelincik tarlası
Ufukta Çamlık, Selçuk; ardımda Torbalı
Çocukluğum İzmir'de bi' yerlerde düşmüş olmalı
Yakartoptan kaçarken saklandık, birden "çanak-çömlek patladı"
Yerden yüksektseydik neyse ki
Uzun bir eşşeğin sırtında oturuyormuşuz meğer
Sorulduğunda anca anladık bu durumu: Tek mi, çift mi??
Susamlı olanı herkes bilir, amma mevzu başka
Derin bi' nefes çek ve bağır -simit!- birine dokun!! Dokun!!
Dokunmadan susarsan bil ki dayak var
Bugün tekme atabilir dün pedal çeviren ayaklar
Kamyon arkalarına takılırken düşerdik, dizlerimiz kanardı
Tentürdiyot basınca yanardı
Nüfus sayımlarında sokağa çıkma yasağı vardı
Bütün sokaklar ve caddeler o gün biz çocuklara kalırdı
Ayıkla deniz kabuklarını inşaat kumundan
Hem ye hem şikâyet et dişlerine yapışan mâcundan
Pamuktan yapılmayan şeker, süt mısır, leblebi tozu
Çok yıllar olmuş, özlemişim doğrusu
İşgâl altında çocukluğum beton ve demirlerce
Anılar dümdüz edildi devâsâ dozerlerle
Hafriyat kamyonlarına yükleyip götürdüler
İyiye dâir her ne varsa kentsel dönüştürdüler..
Dieser text wurde 205 mal gelesen.