Ataşım yanmadan duman mı tüter
Bulutun havaya ağdığı gibi
Yarin bahçesinde bülbüller öter
Ayın on dördünde doğduğu gibi
O yar bize yine nağme yollamış
Arif olan sözlerinden anlarmış
Al yanaklar domur domur terlermiş
Rahmetin güllere yağdığı gibi
Karacaoğlan eydür başların tacı
Ayrılık şerbeti zehirden acı
Kıvrım kıvrım olmuş zülfünün ucu
Mor menevşe boynun eğdiği gibi
Dieser text wurde 736 mal gelesen.