Eskiden bir adım vardı,
Ümidim, feryadım vardı,
Şimdi ben, o ben değilim
Yolumu bilmiyorum,
Ölmüyor, gülmüyorum,
Bu hayat yordu beni
Bildiğin gibi değil…
Dağlarım devriliyor,
Gençliğim savruluyor,
Bir ayaz vurdu beni
Bildiğin gibi değil
Güllerim devriliyor,
Gençliğim savruluyor,
Vedalar yordu beni
Bildiğin gibi değil…
Eskiden mevsim seçerdim,
Solardım; çiçek açardım,
Şimdi ben, o ben değilim,
Bir nefes, bir ahım var,
Bilmem ne günahım var,
Vedalar sardı beni,
Bildiğin gibi değil…
Dağlarım devriliyor,
Gençliğim savruluyor,
Bir ayaz vurdu beni
Bildiğin gibi değil…
Güllerim devriliyor,
Gençliğim savruluyor,
Vedalar yordu beni,
Bildiğin gibi değil…
'Şehrin en karanlık yerinde duruyorum; haydi, vur beni!..
Hiç ümidim kalmadı; tutunacak bir dalım…
Başım yere eğme benim; mazlum yerine koyma.
Allı-pullu düşlerim vardı oysa.
Bir hayat böyle tersine dönmez; bir yiğit böyle harcanmaz.
Dağlara-taşlara bağırasım geliyor.
İçim yanıyor içim! Bildiğin gibi değil…
Bu, bir hikayenin bitişi midir; bu, kanlı bir veda mıdır?
Bu, son savaşçının yediği kurşun; bu, son kalenin de düşüşü müdür?
Dalgaların çekilişi, bayrakların yıkılışı; bu, şarkıların susuşu mudur?
Ömrüm kanıyor ömrüm! Bildiğin gibi değil…
Ben bu hayata asiydim; öyle değil mi?
Bir yıldız kaydı ömrümden; ben de yenildim…
İşte her şeye sırtımı dönüp koşuyorum…
Sarı güller kahrolsun; ıslak gözler, beyaz mendil kahrolsun!..
Kahrolsun bu kaldırım; bu nezaket, mutluluk dilekleri!..
Canım yanıyor canım!
Bildiğin gibi değil… ”