Tuhaf renkli çiçeklerin olduğu bir sokaktayım
Ne bir ev ne bir insan ne bir suret ne yaşam var
Elim kolum bağlı,gözüm ama,dilim lal kesilmiş
Anlamıyo beni ne bir hayvan nede bir insan
Kiremitleri kırık adına istanbul konulmuş
Şu megoloman şehirin
İçinde rahat edemez içinde katlanır kinim içinde bulanır zihinim
İçinde değişir dinim içinde kaybolur piirim
Hayat soluk gıri,hayat beni sürükler
Ayaklarımın üzerinde garip bir ağırlık
Sırtımda dünya,gözkapaklarıma hakim bir rüya
İçinde yoksulluk ve herşey güzelmiş güyya
Denizin ilk seferde kabul etmediği fırlatılan bir çakıl taşıyım
Hertarım yara ,hertarafım kan
Herşeye rağmen hayat güzel diyorlar,
Hangi taraf iyi,hangi taraf sol hagi taraf sağ
Nakarat:
Gökkubbem en büyük külliyem benim
Hayat ellerinde küçük bir kartanesi gibi erir
Zaman ilaç değil,zaman ruha çile,zaman yalan,zaman ruha zehir
Ruh bedene esir düşer ,beden toprağa..
Bugünde ıssız kalbimin varoş sokakları
Yine aynı dua dilimde ”zaman yavaşlasın”
Farklı dilimin aynı notasında ayrı doruktayız
Sevgi batısında dünyanın ben doğusundayım..
Bazı geceler yıldızları topluyorum samanyolundan
Hapsediyor beni dünya çekip kolumdan
Gramafonda eski bir plak eski bir parça
Okşar nacizane gölgemi mutlu ve mesutca
Zamanla çürüyüp buruşur tüm gençliğim
Bihayli çaresiz ve aciz birhayli dertliyim
Gökkuşaklarını papyon yapıp giydiğim çocukluğumda
Can verdi bahtım oyüzden felçliyim..
Şansım dönüp durdu takıldı boğazıma
Yarını yaktım ve gömdüm istanbul boğazına
Ağıtlar yankınıp dizdim satırlar arasına
Feryad-ü figan oldu alem'i eşbah ara sıra..
Nakarat:
Gökkubbem en büyük külliyem benim
Hayat ellerinde küçük bir kartanesi gibi erir
Zaman ilaç değil,zaman ruha çile,zaman yalan,zaman ruha zehir
Ruh bedene esir düşer ,beden toprağa..