Bon Jovi & Jon Bon Jovi - Runaway Şarkı Sözü Çevirisi
On the street where you live girls talk about their social lives
(Yaşadığın caddede kızlar sosyal hayatları hakkında konuşurlar)
They're made of lipstick, plastic and paint, a touch of sable in their eyes
(Ruj sürerlerdi, plastik ve boya, gözlerindeki bir kasvetli dokunuş)
All your life all you've asked when's your Daddy gonna talk to you
(Tüm hayatın, tüm isteklerin baban seninle konuşacağı zaman)
You were living in another world tryin' to get your message through.
(Başka bir dünyada yaşıyordun mesajını iletmeye çalıştığın)
No one heard a single word you said.
(Söylediği tek bir sözü bile kimse duymuyor)
They should have seen it in your eyes
(Gözlerinde görmeliler)
What was going around your head.
(Kafanda neler döndüğünü)
Ooh, she's a little runaway.
(O küçük bir kaçak)
Daddy's girl learned fast
(Babasının kızı hızlı öğrendi)
All those things he couldn't say.
(Tüm o söyleyemediği şeyleri)
Ooh, she's a little runaway.
(O küçük bir kaçak)
A different line every night guaranteed to blow your mind
(Her gece aklının esmesini garantileyen başka bir çizgi)
I see you out on the streets, call me for a wild time
(Sokakların dışında seni görürüm, fırtınalı bir zamanda çağır beni)
So you sit home alone 'cause there's nothing left that you can do
(Evde tek başına oturursun çünkü yapabileceğin birşey yok)
There's only pictures hung in the shadows left there to look at you
(Sadece gölgelere asılmış resimler sana bakan)
You know she likes the lights at nights on the neon Broadway signs
(Gece Broadway'in neon ışıklı işaretlerini sever biliyorsun)
She don't really mind, it's only love she hoped to find
(Gerçekten umursamaz, bulmayı ummuduğu tek şey aşk)
Ooh, she's a little runaway.
(O küçük bir kaçak)
Daddy's girl learned fast
(Babasının kızı hızlı öğrendi)
All those things he couldn't say.
(Tüm o söyleyemediği şeyleri)
Ooh, she's a little runaway.
(O küçük bir kaçak)
No one heard a single word you said.
(Söylediği tek bir sözü bile kimse duymuyor)
They should have seen it in your eyes
(Gözlerinde görmeliler)
What was going around your head.
(Kafanda neler döndüğünü)
Ooh, she's a little runaway.
(O küçük bir kaçak)
Daddy's girl learned fast
(Babasının kızı hızlı öğrendi)
All those things he couldn't say.
(Tüm o söyleyemediği şeyleri)
Ooh, she's a little runaway.
(O küçük bir kaçak)
Ooh, she's a little runaway
(O küçük bir kaçak)
Daddy's girl learned fast
(Babasının kızı hızlı öğrendi)
Now she works the night away
(Şimdi geceleri çalışıyor)